Çocuklara kitap okuma alışkanlığı
kazandırma sürecinde yapılan temel hatalardan biri, okuma çalışmalarının
yalnızca belli saatlere ve mekânlara sıkıştırılmasıdır. Genellikle evde
ödevlerden arta kalan zamanlar, okulda ise “okuma saati” adı verilen özel dilimler
kitap okumaya ayrılır. Ancak bu yaklaşım, kitapları günlük hayatın doğal bir
parçası olmaktan uzaklaştırmakta ve çocukların gözünde okuma eylemini sınırlı
bir etkinlik gibi göstermektedir. Kitapların hayatla bağının kopması ise zamanla çocuklarda kitaplara karşı bir mesafe ve ön yargı oluşmasına zemin
hazırlamaktadır. Bu süreci tersine çevirebilmek için kitapların ders saatleri
içinde daha görünür kılınması, okuma alışkanlığını doğal bir davranış hâline
getirmek adına kritik bir adım olacaktır.
Çocuklar, okulda geçirdikleri
zamanın büyük bir bölümünü derslerde tamamlamaktadır. Bu durum, kitap okuma
alışkanlığını desteklemek için en uygun zeminlerden birinin ders saatleri
olduğunu göstermektedir. Ders içeriklerinin çocuk kitaplarıyla ilişkilendirilmesi
hem konuların derinlemesine kavranmasını sağlayacak hem de kitapların okul
yaşantısında daha görünür olmasına katkıda bulunacaktır. Sadece belirli
saatlere sıkıştırılan okuma çalışmaları yerine, her ders içeriğinde kitaplara
doğal geçişler oluşturmak mümkündür. Böylece çocuklar, kitapları yalnızca bir
etkinlik olarak değil, bir başvuru kaynağı ve çözüm aracı olarak görmeye
başlayacaklardır. Kitapları günlük yaşamdaki sorunlara ışık tutan kaynaklar
olarak kullanmayı öğrenen çocuklar için kitaplar, zamanla daha değerli ve
vazgeçilmez bir yere sahip olacaktır.
Çocuk kitapları üzerine yapılan
küçük bir araştırma bile ders kazanımlarıyla ilişkilendirilebilecek pek çok
kitabın mevcut olduğunu göstermektedir. Örneğin, Hayat Bilgisi dersi kapsamında
yer alan “HB.3.2.4. Evde üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirir.”
kazanımı, Meg Rosoff’un Bilge Köpek Yeni Evinde adlı kitabı
ile kolaylıkla desteklenebilir. Dersin girişinde, kitapta yer alan ailenin ev
iş bölümünde yaşadığı aksaklıklar vurgulanarak öğrencilerle kısa bir okuma
çalışması yapılabilir. Ardından aile üyeleri arasında sorumluluklarını yerine
getirmeyen karakterler üzerinden küçük bir tartışma başlatılabilir.
Kahramanımız Merlin’in sorunu çözmek için attığı adımlar incelendiğinde ise çocuklarla birlikte ev içinde paylaşılması gereken sorumluluklar üzerine
değerlendirmeler yapılabilir. Bu uygulama, çocuk kitaplarının ders
kazanımlarını desteklemekle kalmayıp öğrencilerde konunun yaşantıya aktarımını
da kolaylaştırdığını göstermektedir.
Aşağıda, farklı ders kazanımları
ile ilişkilendirilebilecek çocuk kitaplarına ait bazı örnekler sunulmuştur.
Dersin ve kazanımın türüne göre yukarıda açıklanan uygulamaya benzer ders
işlenişleri kurgulanabilir:
- Matematik dersi: “M.1.1.1.3. 100’e kadar
(100 dâhil) ileriye doğru birer, beşer ve onar ritmik sayar.” kazanımı,
Barbara de Rubertis tarafından yazılan Bora’nın Pazar Heyecanı adlı
kitapla ilişkilendirilebilir.
- Sosyal Bilgiler dersi: “SB.4.1.4. Kendisini
farklı özelliklere sahip diğer bireylerin yerine koyar.” kazanımı,
Margaret Davidson’ın Louis Braille (Görmezlerin Kitap Okumasını
Sağlayan Çocuk) kitabı ile desteklenebilir.
- Fen Bilimleri dersi: “F.4.6.1.2. Yaşam için
gerekli olan kaynakların ve geri dönüşümün önemini fark eder.” kazanımı,
Anne Fine’ın Çöpten Hazine kitabı ile ilişkilendirilebilir.
- Görsel Sanatlar dersi: “G.3.3.6. Sanat
eserinin bir değere sahip olduğunu fark eder/kavrar.” kazanımı, Peter
Reynolds’ın Mış Gibi kitabı ile işlenebilir.
- Türkçe dersi: “T.1.4.3. Hece ve kelimeler
yazar.” kazanımı, Peter Reynolds’ın Kelime Koleksiyoncusu kitabı
ile desteklenebilir.
Verilen örnekler, çocuk
kitaplarının ders içerikleriyle ilişkilendirilmesi konusunda yalnızca birkaç
seçenektir; bu liste öğretmenlerin yapacağı küçük araştırmalarla kolayca
genişletilebilir. Ancak bu yaklaşımın etkili olabilmesi için öğretmenlerin
çocuk kitaplarına aşina olması ve düzenli olarak çocuk edebiyatı okuması büyük
önem taşımaktadır. Gerçekten kalıcı bir okuma alışkanlığı kazandırılmak
isteniyorsa ders saatleri bu süreci desteklemek için en uygun zamanlar olarak
değerlendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki okuma alışkanlığı da tıpkı harf
öğretimi gibi ancak planlı, sistemli ve günlük yaşantıya entegre edilen
çalışmalarla kalıcı hâle getirilebilir.
Tespitleriniz yol gösterici nitelikte. Tebrikler ve teşekkürler Enes Hocam.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilEmeğinize sağlık değerli hocam.. Çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilAhmet hocam çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil