Harf öğretiminin tamamlanmasıyla
başlayan kitap okuma süreci çocuklar için yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bu
dönem, öğretmenler ve aileler tarafından çoğu zaman göz ardı edilir. Harfleri
tanıyıp okumaya başlayan çocukların kitaplarla kendi başlarına
ilerleyebilecekleri düşünülür. Böylece çocukların kitapla kuracakları ilk bağ plansız ve gelişigüzel bir sürece bırakılır. Okuma becerisini geliştirmek
amacıyla çocuklara sürekli yeni kitaplar sunulur. Bu süreç çoğunlukla yalnızca
nicelik üzerinden değerlendirilir; içerikle kurulan bağ ise ihmal edilir.
Planlı bir okuma öğretimi yürütülmeden atılan bu adımlar çocukların kitaplarla
sağlıklı bir ilişki kurmasını engeller.
Çocukların kitap okumayı öğrenmeleri için öğretmen ve aile desteği kaçınılmazdır. Ancak bu desteğin etkili olabilmesi, kitapların içeriğini bilen yetişkinlerin varlığına bağlıdır. Çocuk kitaplarını gerçekten okuyan bir yetişkin yalnızca rehberlik etmekle kalmaz; çocuğun kitapla kuracağı ilişkiyi yönlendirir, anlamı derinleştiren sorularla okuma sürecini zenginleştirir.
Kitap içeriklerine hâkim
olunmadığında çocuklara yöneltilecek sorular sınırlı kalır. "Metnin
kahramanı kimdir, olay nerede geçiyor, olay ne zaman olmuştur?" gibi temel
sorularla yetinilir. Bu tür sorular çocukla kitap arasında anlamlı bir
etkileşim kurmaz. Daha çok kitabın okunup okunmadığını denetlemeye yarar.
Kitabın nasıl okunması gerektiği konusunda bir rehberlik sunmaz. Süreç bu
şekilde devam ettiğinde çocuklarda zamanla kitaplara karşı ilgisizlik gelişir.
Çocuklar, sorulan sorular
aracılığıyla bir kitabın nasıl okunması gerektiğini öğrenirler. Bu nedenle
kitap okuma sürecinde yöneltilen sorulara dikkat edilmelidir. Sorular çocuğun
kitapla bağ kurmasını destekleyecek şekilde seçilmeli ve sohbet ortamı
oluşturmalıdır. Çocuk bu süreçte kontrol edildiğini hissetmemeli, kitapla
özgürce ilişki kurabilmelidir.
Çocukla kitap arasında etkileşim
sağlamak için giriş cümlesi öğretmen ya da ebeveyn tarafından yapılmalıdır. Bu
giriş kitabın içeriğini hatırlatmalı ve sohbeti başlatacak bir zemin
hazırlamalıdır. Ardından sorulacak sorular çocuğun düşüncelerini ifade
edebileceği şekilde kurgulanmalıdır. Örneğin, "Martıya Uçmayı Öğreten
Kedi" kitabı üzerinden, "Ölmek üzere olan martı yumurtasını bir
kediye emanet etmek istiyor, bu kararı doğru mudur?", "Kedinin küçük martı için
yaptıkları yeterli midir, başka neler yapılabilirdi?" gibi sorular
yöneltilebilir. Soruların yapısı incelendiğinde çocuk kitapları okuyan bir
yetişkinin etkileşimli bir okuma sürecinde ne kadar önemli bir rol üstlendiği
açıkça görülür.
Çocukların kitaplarla kuracağı
ilişki rastlantılara bırakılamayacak kadar değerlidir. Kitap okuma süreci
yalnızca bir alışkanlık değil, düşünme ve anlam kurma biçimidir. Bu süreci
yönlendirecek olan çocuk değil, onu kitaplarla buluşturacak bilinçli yetişkinlerdir.
Çocuk kitaplarına uzaktan bakan, içeriklerine nüfuz etmeyen her yetişkin, çocuğu kitaplarla baş başa bırakır ve bu süreci tek başına deneyimlemesini bekler. Sağlıklı bir kitap sevgisi,
çocuğun yanında kitabı tanıyan, anlayan ve ona rehberlik eden yetişkinlerle kurulabilir.
Ebeveynin bilinçli yaklaşımı çocukların kitap okuma yolunda olumlu ilerleme kaydetmelerinde en büyük katkıda sağlayan faktördür.Çok doğru bir tespitle bunu kaleme almış olmanız bir Türkçe öğretmeni olarak sürekli velilere dile getirdiğim bir cümledir.Kaleminize,emeğinize sağlık Enes hocam.
YanıtlaSilDeğerlendirmeniz için teşekkür ederim hocam.
Sil